  | 
        
               
                        
             
                
	               | 
	                                     
       
                           
                           
                          
                           
                           
    
ANADOLU  GERÇEĞİ
  
Yalınayaklarınla  koştun mu tarla tarla
 
Duydun mu çıplak toprağın, çıplak insanın yasını
 
Ağlayan kadınlarla, ihtiyarlarla 
 
Yaşadın mı bir yağmur  duasını
  
	
    Bozbulanık ırmaklarda çimdin mi
     
    Kulak  verdin mi yürekten kavala saza
     
    Bir ipek seccade üzerinde gibi  huzurla 
     
    Durdun mu toprakta  namaza
 
  
Bilir misin köylerde akşam olunca  
 
Çekilir  el ayak ortalıktan
 
Bir  hüzünlü ay doğar karanlığa sapsarı
 
Başlar  bir ağıt gibi sulardan kapılardan
 
Kurbağa feryatları  köpek ulumaları
  
	
    Geceleri süt kokan gübre kokan evlerin 
     
    Topraktır hep damları , duvarları  kerpiç...
     
    Seferberlik yıllarını  dinlerken ürpererek
     
    Tandır  başlarında  uyudun mu  hiç.
  
	
Kış günleri trenle geçtin mi uzak  köylerden,
 
Gördün mü dehşetini  tipinin, karın
 
Çektin mi hiç acısını istasyonlarda ,
 
Tandır  ekmeği satan, yumurta satan,
 
Yarı  çıplak  çocukların.
  
	
     Kılığın kıyafetin sarmadı  beni,
      
     Söylediğin türküler bizim  türkümüz değil
      
     Başka çeşmelerden  doldurmuşsun tasını
      
     Yüreğinde nakış yok, acı yok bizden.
      
     Bulutlar  rahmetini kesmeden  yavaş yavaş   
      
     İnsanlar selamını  esirgemeden
      
     Savul  git  içimizden.      
  
  
  
       
      	
 
  
                          
                      | 
                       |    
                 
              
         | 
          |